26 Mayıs 2011 Perşembe

Düşsel Bir Yanılgıydım

Yüreğimde zemherinin ayazı
Gözlerime yapışan, bir ölüm fermanı...

Çıkınımda duran onlarca tutulmayan sözler eşliğinde
Kalbim düzünsel atışlarını terk etmekte

Bir oyunbazlığın orta yerinde bana bahşedilen
Lanetin içinden çıkan büyüydün
Ya da büyüden çıkan lanet

Ama..
sen sevgili.. evet sen..
Düşsel yalnızlığımda..
Ve en ihtiyaç duyduğum o anda
Ve elimi uzatmış beklerken
Ve karanlıklar sarmışken sevdamı…
Benim için parlayan
Benim için karanlık semada yanan
Kutup yıldızım olamadın sen

Ütopyamda benim cennetimdin
Ama sen.. "terribilis"im olmayı seçtin
Sandın ki zehirliyorsun beni
Sandın ki gidersen bitecek her şey
Sanmaların bitmeden
Benim yerime de verdin hükmü
Ve hiç düşünmeden
İnfaz ettin aşkın büyüsünü
Büyünün içindeki aşkı…

Bir lanetti yaşananlar
Hiç yaşanmamıştı belki de
Lanetli hayatlar yaşadık yıllarca
Ya da asırlarca
Yaşanmamış olmasını ümit ettim
Ümit ettikçe bekledim
Bekledikçe daha çok sevdim
Sevmemeyi diledim
Diledikçe öldüm
Öldükçe lanet ettim
Ve sevgili…
Ben lanetimi kendim seçtim..

Sanma ki lanet sensin
Sanma ki içimizdeki aşk lanet
Yaptığım seçimlerle evrimleşen
En büyük lanetim ben

Binlerce yıl öncesinden sana gelen,
En büyük dileğindim…
Dilediğindim..
Belki bir doğum gününde
Belki de bir yıldız kayarken..
Sen diledin
Ve ben oldum..

Bir varmış bir yokmuşla başladı ya..
Aslında hiç var olmayan masal (ımız)
Bir lanet gibi içine çöken kara büyüydüm
Düşsel bir yanılgıydım
Belki de hiç olmadım senin için
Belki de bir hayaldim
Ve Sen..
Uyandın bu hayalden
Ve Ben..
Bittim o anda senin yüreğinde..


SEMA ŞENER



“Biz bir varmışız... Bir de yok... aslında hiç olmamışız…evvel zamanlar kadar uzak olmayan bir zamanda”

Dünde Seninleyim

Sen hayatın en büyük ihanetisin bana
Göz çukurlarıma kaçan nice uykusuzluğun
Nice can çekişlere kefaretisin
Candan öte can oluşlarına kanan aciz kimliğim
Son durağında yaşamımın
Sonsuz görünen uzaklıklar acıtırken gözlerimi
Zamansız terk edişlerle yanmakta yüreğim

Bir nefes alımı kadar uzağındayken
Fersahlar boyu yakınım aslında sana
Suskunluğum avaz avaz bağırırken
Korkularım yüzleşmekte sanrılarımla
Gülücüklerim gamzende saklı
Sözcüklerim dudaklarında
Tüm günahlar sığındı bir hiçliğin koynuna

Ve ben tüm vazgeçişlere inat
Sımsıkı sarıldım gecenin bağrına
Tuzaklarını yok saydım hayatın
Sandıktan çıkardım tozlu sözcükleri
Tüm kirlenmişliğe inat temizledim geleceği
Bugün bitti, gelecek geldi
Ama ben hala dünde seninleyim.

SEMA ŞENER

Dokunsan Yüreğime (Uyaksız Sevda)

Sen gittin ya dilim yarım, uyaklarım kayıp
Gidişinle tükendi kelimeler

Kanayan düşlerimin içinden
Çekip çıkarıldı kimsesiz esir hisler

Candı, kandı.. ama hükmü yoktu
Çaresizlik tavında demini almıştı yarınlar

Adı olmayan bir sevda, çıkmaz sokak misali
Takılıp kaldı dikenlerine imkansızlığın

Yokluğun bıçak gibi keserken geceyi
Karanlık gülümsedi bir an
Ve ardında yeşerdi cansız seviler..
Sözler uyumsuzluğunu kusarken gecenin koynuna
Sahipsiz uyaksız sevdaya dair tüm kelimeler

Kimliksiz bir duygunun esaretinde bedeni olmayan ruhlar,
Ruhsuz bedenlere inat,
Canhıraş bir çabayla tutunmakta bugüne.
Dünden bugüne..
Dünün gölgesinde yaşarken bugünü
Ama sevdasız ama yarınsız
Keşke’lerin kaygısı çöreklenmiş yorgun bedenlere

Özgürlüğü takıp bir kuşun kanatlarına
Yarınlardan uzanmak vardı sevgili sana
Hiçbir şeyi umursamadan
Dikenli tellere rağmen.
Kanayan ellerimize, yüreğimize
Birbirine hasret bedenlerimize
İmkansızlığa rağmen..
Bana rağmen..
Sana rağmen..

Sınırlar yok etmeden bizi..
Tek bir kez.
Son kez.
Dokunsan yüreğime..
Ve ben o an ölsem
Gece gözlerinin derinliğinde...
Tek bir kez ve son kez...

SEMA ŞENER




“İki sınır ülkenin dikenli telleriyiz biz, dokunsak kanar ellerimiz”

Depresif Anlar (Yok Say Artık Beni)



Yine ıssız bir sabah...
Ezan sesi yankılanıyor bu soğuk,
Umursamaz sokaklarda...
Uykuya hasret gözlerim yeni bir güne merhaba diyor zoraki..
Bir ölünün gözlerinden bakıyorum,
Daha dün kendi kızıllığında ölen
Ve şimdi yine aynı kızıllıkta doğan güneşe...
Bu şehir beni boğuyor...
Yeni gelen günü, doğan güneşin azametini,
Eskisi gibi karşılamaktan aciz bedenimi
Sürükleyerek çıkarıyorum serin bir kış sabahına...
Yaşadığım hayatın sanallığını yalanlarcasına
Sabahın ayazı kesiyor yüzümü...
Bir rüzgarın acımasızlığını işte o an hissediyorum..

Okula giden çocuklara biraz da imrenerek bakıyorum,
Keşke diyorum keşke...
Bir gün de geçmiyor ki farklı olsun.
Bir gün de geçmiyor ki içim coşkuyla dolsun.
İçim yine bozguna uğramış savaş kalıntılarıyla dolu..
Gözlerime hükmüm geçmiyor..
Böyle olmayı ben istemedim ki.. ben istemedim.
Belki de istedim de, kendimi aklamaya çalışıyorum...
Kime karşı, kendime mi,
Yiten ve hatta küllenmenin de ötesinde savrulup giden
Parçalarını bir araya getiremediğim bir sevdaya mı?
Gün geçmiyor ki lanet okumayayım sevdaya,
Aşka ve dahil olan tüm duygulara.
Bu nasıl bir şeydir ki, nefret ettiğim halde atamıyorum içimden
Hayatımdan beynimden.
Ne yüzsüzlük ne arsızlıktır ki
Git dedikçe daha çok yüreğime yerleşen..
GİT ARTIK GİT İSTEMİYORUM SENİ...GİT ARTIK...
Yıllardır ev sahipliği yaptı bu beden...
Şimdi belki de ilk kez isyan ediyor ve çığlık çığlığa bağırıyor.
Çek git artık, yetmedi mi ödediğim diyetler...
Rahat bırak beni, rahat bırak...
Şimdi de ilk kez fısıldıyorum kalbime,
YOK SAY ARTIK BENİ...
Beni bana bırak...
Çıldırıyorum, haykırıyorum, ağlıyorum, bağırıyorum.
Gidin artık gidin benden, işiniz bitti benimle, ben bittim...
Kalmadı yokedeceğiniz bir parçam.
Lime lime oldu hayatım, bedenim ruhum.
Bırakın ölümüm bomboş olsun...
Bomboş...

SEMA ŞENER

Çılgınlığın Sıfır Noktası


İkiye bölünmüş ruhum..
Bir yarısı diğer yarısına ağlıyor...
Öbür yarım ise diğerine isyan ediyor...
Ve ikisi de yok olup gidiyorlar yarattığım girdapta...
Bir keşmekeşlik yakamda..
Sergüzeştlik kapımda..
Ve bir fenomeni yaşıyorum...
Nefes almak kadar doğal...
Güneşin kendi kızıllığında her akşam ölüp,
her sabah doğması kadar alışılagelmiş...


Denizin delisi ben...
Mavinin delisi ben..

Sonunda oldu...
Çılgınlığın sıfır noktasında,
gözlerimde garip bir ışık beklemekteyim...
gelmeyecek olan günleri..
gelmeyecek olanları..
İleriye bakamıyorum...
gözlerim acıyor...
çok uzak olduğundan mı,
yoksa çok yakında da bu yüzden mi bakamıyorum,
bilmiyorum..
ruhum kendi sürgününde,
gözlerim şahitlik etmiyor..
kalbim katilim olma yolunda...
körebe oynuyorum gelecek günlerle...
ebe benim...
bir türlü sobeleyemediğim kim?
Kör dalış yapıyorum henüz gelmeyen zamana.
Nefes almak için yukarılara çıkmak gerek...
Her çıkışta fark ediyorum ki en dipteyim..
Nefes almak doğal değil artık...
Soluğum ciğerlerimde esir...
ve güneş...
güneş öldü...

Delinin denizi ben..
Delinin mavisi ben..

SEMA ŞENER

Bunca Kalp Kırıklıklarına Rağmen, Küçüklüğümde Yaptığım Gibi Rüzgarı Arkama Alıp Bağırmak İstiyorum

Bunca Kalp Kırıklıklarına Rağmen, Küçüklüğümde Yaptığım Gibi Rüzgarı Arkama Alıp Bağırmak İstiyorum
. . . . . . . . . A C I M A D I K İ ! . . . . . . . . .